Doğum gününde Addison’a her fantezisini yaptırıp coşuyor

Addison O’reilly, Madrid’in sıcak sokaklarında, doğum günü çocuğunun kuralsız arzularına teslim olmuştu. Kalabalığın içinde yankılanan nefes nefese fısıltılar, aralarındaki gerilimi iyice tırmandırıyordu. Adam, kontrolü tamamen eline almış, Addison’un titreyen vücudunu tutkuyla avuçluyordu. Gecenin karanlığında kıvrılan tenler, sıkı sıkıya sarılmış bedenler gibi birbirine kenetlenmişti; her dokunuş sanki acıdan tatlıya geçişin sınırındaydı.

Kadının gözlerinde yanan istek alevi, adamın kaba ve sert dayamalarına cevaptı. Yavaşça başlayan oyun, giderek hızlanıyor; her köklemeyle birlikte Addison’un amcığını kahkahalara boğan acı ve zevk iç içe geçiyordu. Adamın parmak uçlarıyla gezdiği incecik sütyen askısı bahaneler yarattıkça, o da karşılık veriyor; dilini dudaklarından geçirip yumuşak saksonun üzerini yalarken haykırıyordu. Her iniltisi daha vahşi bir sikişe davet çıkarıyor, adam da bunu fırsat bilip tüm gücüyle ilerliyordu.

Yarak sertleşip baştan aşağı Addison’un amını doldururken; o da yerinden kıpırdamadan kelimelerle teşvik ediyordu. “Daha… Sertçe…” diye inliyordu ard arda; sırtındaki ter damlaları teninde dans ediyor, buharlı odada nefesler yarışıyordu. Kafasını geriye atıp boynuna doladığı kollarıyla adamı daha da çekiyordu içine; adeta içinde patlamayı bekleyen bir volkan gibiydi. Köklemelerin ritmi artıyor, her defasında amcığı genişletirken o da karşılık veriyor; sertlikle yumuşaklık arasındaki o ince çizgide kayboluyordu.

Sonunda doruk geldiğinde ikisi de kontrolü yitirircesine bağırıyor, bedenleri sarsılıyordu. Addison’ın gırtlağından çıkan son iniltiyle birlikte adam da içini boşaltıyordu; sıcak sıvısı arasında kaybolmuş kadının vücudu artık tamamen onundu. Nefes nefese kalan çift, birbirlerine yapışmış halde bu deli şehre meydan okuyacak kadar vahşi ve kirliydi. O gece Madrid onların sahnesi olmuştu; dozu asla azalmayan bir hırsla yeniden başlamaya hazırdılar…