Jessica, Madrid’in sokaklarında karşılaştığı Sean’ın sert bakışları altında titrek adımlarla ilerliyordu. Deniz kızı masumiyetinin çok uzağında olan bu kız, Sean’ın her hareketine boyun eğmeye hazırdı. Sesler sessizliğe karışırken, aralarındaki elektrik havaya sinmişti; Jessica’nın dar kot pantolonundan sarkan kıvılcımlar, Sean’ın yumruğunu cebinden çıkardığı o anla birleşti.
Sean, kıza yaklaşırken burnuna Jessica’nın ıslak saçlarının kokusu doldu; bu bela az önce fena halde ısındı. “Hadi, göster kendini,” dedi alçakça bir tonda. Jessica, nefesini tutup etek ucunu kaldırdı. O kısa eteğin altında sakladığı amcığını parmaklarıyla hafifçe okşarken yüzündeki utançla karışık istek bir aradaydı. Sean’ın gözleri hırçın bir açlıkla kadının bedenine yapıştı.
Kızın ince beli elinde erirken Sean onu güçlüce duvara dayadı ve dudaklarını acımasızca kesti. Dudaklarından gelen inleme sesleri ortalığa yayıldı. Birdenbire elleriyle kalçalarını sıkarak eteği yukarı çekti ve çıplak amcığını ortaya çıkardı. Jessica neredeyse dışarı taşacak kadar ıslanmıştı; orada öylece dururken, adamın sert yaramazlığına çağrı yapıyordu.
Sean eliyle aniden içine daldığında kıza acı ama zevk dolu bir sancı çöktü; “Oh evet be!” diye homurdandı kızın boğuk sesi. Yarağı ardına kadar sokmuştu ve her hamlede kadın daha fazla teslim oluyordu kendini. Dar amcığın içindeki daralma yavaş yavaş gevşerken ikisi de hızlanmaya başladı; kıza ait çığlıklar sokaktan duyulacak kadar gürleşti.
Adamın vahşi köklemesi omuzlarında yankılanıyor; o pis hayvan tüm gücüyle dayıyordu yaramazının içine, bırakmıyordu ki kurtulsun. Kız cevap veriyordu her itişe doğru gelen kesik nefesleri ve hızlı sikilişi içinde şekil alan coşkuyla. Sonunda o büyük an gelip çatınca Jessica’nın vücudu kasıldı, bağıra bağıra orgasmlardan yere kapanırken Sean içini boşalttı üzerine köpük gibi akarak.
O an bitince bile birbirlerine bakmaktan vazgeçmediler; şehvetin mahkumları olarak Madrid’in geceye karışan suskunluğunda kayboldular…